
İçindekiler
AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMA
1-Genel Olarak
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK)165. maddesinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma düzenlenmiştir. Bu düzenleme “Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.” şeklindedir.
Türk Medeni Kanunu’na göre hastalık olarak sadece akıl hastalığını boşanma sebebi olarak kabul etmiştir. Akıl hastalığı dışındaki diğer hastalıkların sadece var olmasının boşanma sebebi olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Zira eşler evlilik birliğini gerçekleştirirken iyi günde ve kötü günde birlikte olacaklarına, birbirlerine destek olacaklarına dair söz vermişlerdir. Ancak , şartları varsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılmasına engel yoktur.
Akıl hastalığının gelecek nesiller, çocuklar ve evlilik üzerinde neden olduğu/olacağı etkileri düşünülerek boşanma sebebi olarak ayrıca ve özellikle kanunda düzenlenmiştir.
2- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Özellikleri
Akıl hastalığı nedeni ile boşanma; TMK’da düzenlenmiş özel boşanma sebeplerinden birisidir. Bu sebebe dayanılarak dava açıldığının ayrıca ve açıkça dava dilekçesinde belirtilmesi gereklidir.
Akıl hastalığı nedeni ile boşanma nispi bir boşanma sebebidir. Yani bu sebeple boşanmaya karar verilebilmesi hem diğer eşin akıl hastası olduğu ve bu hastalığının iyileşmesinin imkansız olduğu ispatlanacak hem de bu sebeple evliliğin kendisi için çekilmez hale geldiği ispatlanacaktır. Bu şarta, çekilmezlik şartı denilmektedir. Hakim, çekilmezlik şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken her somut durumu kendi içinde inceleyip irdeleyecek, eşin diğer eşle yaşamasının beklenemeyecek durumda olup olmadığı araştırılıp değerlendirilecektir.
Akıl hastalığı nedeni ile boşanma kusurla ilgisi olmayan, kusura dayanmayan bir boşanma sebebidir. Zira eş akıl hastası ise ayırt etme gücünü sahip değildir, davranışları iradi değildir. Dolayısıyla akıl hastası eşin kusurundan söz edilemez, kendisine kusur yüklenemez.
3-Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
Akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı boşanma davasının şartları;
-Eşlerden birisinde akıl hastalığının bulunması
-Akıl hastalığının iyileşmesinin imkansız olması
-Ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olmasıdır.
a. Akıl Hastalığının Bulunması
Akıl hastalığı, kişinin anlama, düşünme, kavrama, karar verme gibi yeteneklerinin azalmasına veya tamamen ortadan kalmasına sebep olan zihinsel rahatsızlıktır. Paranoya, şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıklar akıl hastalığına örnek verilebilir. Boşanma nedeni olarak kabul edilen akıl hastalıkları ise tıbbi anlamda akıl hastalığı olarak kabul edilen rahatsızlıklardan daha geniştir. Zira hem tıbbi anlamda kabul edilen akıl hastalıkları, hem de evliliği çekilmez hale getirecek derecedeki ağır psişik kişilik bozuklukları boşanma sebebi olarak kabul edilir.
Boşanma davası sırasında kişideki rahatsızlığın akıl hastalığı olup olmadığı, akıl hastalığının ne olduğu, ne zamandan beri mevcut olduğu, iyileşmesinin imkansız olup olmadığı, evliliği yürütmeye engel olup olmadığı gibi hususlar uzmanlık gerektiren tıbbi konulardır. Dolayısıyla ilgili hususların boşanma davasına bakan hakim tarafından belirlenmesi mümkün değildir. Bu konuda akıl hastası olduğu iddia edilen eşle ilgili ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden veya Adli Tıp Kurumundan sağlık kurulu raporu alınmalıdır, yani resmi sağlık kurulu raporu gereklidir. Özel hastaneden alınan sağlık kurulu raporu ya da devlet hastanesinden alınan tek hekim raporu bu belirlemenin yapılması için yeterli görülmemektedir. Boşanma davası sırasında eşin geçmiş döneme ait tıbbi evrakları, kayıtları temin edildikten sonra ruh ve sinir hastalıkları hastanesine veya Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanarak gerekli muayene ve inceleme yapılarak sağlık kurulu raporu alınmalıdır.
Akıl hastalığı aynı zamanda mutlak butlan sebebidir yani kesin evlenme engellerinden biridir. TMK’nun 145. maddesine göre “…Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması …” hallerinde evlilik mutlak butlanla batıldır. Yani evlenmeye engel derecede akıl hastalığı olan kişi evlenemez, her nasılsa evlenmiş ise evlilik mutlak butlanla batıl olur yani evliliğin iptali istenebilir. Ancak evliliğin iptali kararına kadar bu evlilik geçerli bir evliliğin hüküm ve sonuçlarını doğurur. Örneğin evlenmeye engel derecede akıl hastası olan eş bir şekilde evlenmiş ve çocuğu doğmuş ise, evliliğin iptaline ilişkin açılan davada sonunda mahkemece evliliğin iptaline karar verilmiş olsa dahi çocuk evlilik birliği içinde doğmuş sayılır. TMK’nun 145. maddesi kapsamında kalan durumlar akıl hastalığının evlilik tarihinden önce mevcut olduğu durumlardır.
Ancak akıl hastalığı evlilik tarihinden sonra ortaya çıkmış ise akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilir. Yargıtay birçok kararında eşin evliliği yürütmeye engel bir psikiyatrik rahatsızlığının veya akıl hastalığının bulunup bulunmadığının, var ise evlenmeden önce mevcut olup olmadığının ve hastalığının başlangıç tarihinin tespit edilmesi gerektiğine değinmiştir.
Akıl hastalıkları, dönem dönem duraklama veya ilerleme dönemine girebilmektedir. Evlilik tarihinden çok sonra eşin akıl hastalığı ilerleme dönemine girdiğinde, çoğu zaman geçmişe ait tıbbi kayıtlarının temin ve tespiti mümkün olmamaktadır. Bu durumlarda evliliğin iptali yerine akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılması hususu değerlendirilmelidir.
Ayrıca evliliğin iptali için akıl hastalığının derecesinin “evlenmeye engel derecede” olması gerekirken akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası için akıl hastalığının evlenmeye engel derecede olması gerekmemektedir. Daha hafif düzeydeki akıl hastalığı çekilmezlik şartının gerçekleşmesi durumunda boşanma kararı verilmesi için yeterli olmaktadır.
b. Akıl Hastalığının İyileşmesinin İmkansız Olması
Boşanmaya karar verilebilmesi için davalı eşte sadece akıl hastalığının olması yeterli değildir, aynı zamanda akıl hastalığının iyileşmesinin de imkansız olması gerekmektedir. Burada iyileşmeden kasıt, hastalığın geçici süre ile bastırılması, seyrinin geciktirilmesi, kısmen tedavi edilmesi değil tamamen yok olmasıdır. Hastalığının iyileşmesinin imkansız olup olmadığı yine resmi bir sağlık kuruluşundan alınacak sağlık kurulu raporu tarafından tespit edilecektir. Dava açıldıktan sonra hastaneye veya Adli Tıp Kurumuna sevk edilen davalı eşte akıl hastalığının mevcut olup olmadığı tespit edilirken aynı zamanda hastalığın başlangıç tarihi ve hastalığının iyileşmesinin imkansız olup olmadığı da tespit edilecektir. Akıl hastalığı aşamalar geçiren bir rahatsızlık olması nedeniyle kişinin son durumu dikkate alınarak dava açıldıktan sonra rapor alınmalıdır. Dava tarihinden önce alınan raporlar dosya kapsamına alınarak incelense de tek başına karar vermeye yeterli olmaz.
Şizofreni, paranoya, bipolar bozukluk gibi hastalıklar iyileşmesi imkansız akıl hastalıklarına örnek olarak verilebilir. Akıl hastalığı olarak kabul edilen depresyon ve anksiyete ise tedavi edilmesi mümkün olan ve hatta bazen kendiliğinden iyileşen hastalıklardır. Tedavi edilmesi, iyileşmesi mümkün olan bu akıl hastalıkları nedeniyle boşanmaya karar verilemez. Ancak her durumda bu durumun sağlık kurulu raporunda belirtilmesi yani belgelendirilmesi şarttır.
c. Ortak Hayatın Çekilmez Hale Gelmiş Olması
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında boşanmaya karar verilebilmesi için eşin iyileşmesi mümkün olmayan akıl hastalığının bulunduğu tespit edildikten sonra bu durumun davacı eş için ortak hayatı çekilmez hale getirdiğinin de ispat edilmesi gerekmektedir. Zira akıl hastalığı nispi bir boşanma sebebidir. Yani akıl hastalığının varlığı boşanmaya karar verilebilmesi için yeterli değildir aynı zamanda çekilmezlik şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir.
Akıl hastalığı nedeni ile ortak hayatın çekilmez hale geldiğini davacının ispatlaması gerekmektedir. Bu durumun tanık beyanı, video kaydı, fotoğraf, darp edilmiş ese doktor raporu gibi her türlü delille ispatlanması mümkündür. Hakim çekilmezlik şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken davacı eşin, sosyo-ekonomik, kültürel durumu, mesleği gibi sübjektif özelliklerini göz önüne alacak, her somut durumu kendi içinde değerlendirecektir. Ancak genel olarak söylemek gerekirse; davalı eşin akıl hastası olması, davacı olan sağlıklı eşin hayatını, sağlığını tehlikeye sokuyorsa ya da sürekli korku içinde yaşamasına neden oluyorsa, saldırılara maruz kalmasına neden oluyorsa, akıl hastası eşin cinnet geçirme ihtimali mevcutsa bu ve benzeri durumlarda ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale geldiği kabul edilmektedir.
Ayrıca sağlık kurulu raporu alınırken eşteki akıl hastalığının evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediğine ilişkin görüş de alınmaktadır. Ancak hakim sadece bu tıbbi görüşe dayanarak değil bu tıbbi görüşün beraberinde dosyadaki delilleri de değerlendirerek çekilmezlik şartının gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verecektir.
4-Akıl Hastalığı Nedeniyle Açılan Boşanma Davasında Kusur Değerlendirilmesi
Kişinin ayırt etme gücünü veya algılama-davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltan veya ortadan kaldıran bir akıl hastalığına sahip olması kişinin kusuru veya kendi seçimi değildir ..
Akıl hastası olan kişi ayırt etme gücünden yoksundur, davranışları iradi değildir. Bu nedenle akıl hastası olan eşe kusur yüklenmesi mümkün değildir. Akıl hastası olan eşin davranışları iradi olmadığından kusura dayalı boşanma sebepleri ileri sürülerek boşanma kararı verilemez. Örneğin; akıl hastası olan eşe karşı pek kötü davranış sebebiyle veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davası reddedilir.
Davacı eş tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davası sırasında davalı eşin akıl hastası olduğu tespit edilirse davanın ıslah edilmek suretiyle akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasına çevrilmesi mümkündür.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasını sağlıklı eş, akıl hastası olan eşe karşı açar. Akıl hastası olan eşin fiili ehliyeti, dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından kendisine vasi atanması gerekmektedir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası her zaman açılabilir. Bu davanı açılabilmesi için herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Uzun yıllardır akıl hastası olan kişiyle evli kalan eşin dava hakkının ortadan kalktığı ya da çekilmezlik şartının gerçekleşmediği söylenemez. Zira sabır ve fedakarlıkla evliliği devam ettiren eş için ortak hayatın belli bir noktadan sonra çekilmez hale gelmesi her zaman mümkündür, eşin fedakarlığı kendisi aleyhine kullanılamaz.
Akıl hastası eşten nafaka alınabilir mi? TMK’nun 175. maddesine göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Buradan hareketle akıl hastası olan eşin maddi durumu yeterli ise davacı eş akıl hastası eşinden nafaka alabilir. Ancak akıl hastası olan eşin maddi durumu yeterli değil ise davacı eş nafaka alamaz.
Ankaranın başarılı ve deneyimli boşanma avukatlarından olan Avukat Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi olarak bu yazımızda, akıl hastalığı nedeniyle boşanma ele alınmıştır. Tarafların hak kaybına uğramaması ve bu zorlu süreci daha iyi atlatabilmeleri için eşler arasındaki uyuşmazlıkların alanında uzman avukatlarla birlikte gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada Ankara Boşanma Avukatı Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi bilgi ve tecrübesiyle hukuki sorunlarınızın çözümünde danışmanınız ve desteğiniz olacaktır.
- Akıl hastalığı nedeni ile boşanma
- akıl hastalığı nedeniyle boşanma
- akıl hastası boşanabilir mi
- akıl hastası eş nafaka öder mi
- akıl hastası eşten nafaka alınır mı
- akıl hastasına karşı boşanma davası açılır mı
- Ankara Avukat
- Ankara Boşanma Avukat
- Ankara boşanma avukatı
- boşanma
- Boşanma avukatı
- Boşanma Avukatı Ankara
- boşanma davası ne zaman açılır
- boşanmak için ne yapmak gerekli
- Boşanmak istiyorum
- nasıl boşanırım?