
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/14329 E. , 2016/13900 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması
– Evlat Edinilen Çocuğun Gerçek Anne Ve Babası İle İlişkisi Kesilir. Ancak Çocuğun Üstün Yararı Gözetilerek Gerçek Anne Ve Babası İle Kişisel İlişki Kurulmasına Karar Verilebilir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonucunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilerek incelemenin duruşmalı yapılması talep edilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde kişisel ilişki kurulması istemine ilişkin davaların temyiz incelemesinin duruşmalı yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, davacının duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlat edinme; evlatlıkla evlat edinenler arasında soybağı ilişkisi kurar (TMK m. 282/3) ise de, evlatlığın kendi ailesiyle arasındaki soybağı ilişkisi evlat edinme ile ortadan kalkmaz (TMK m. 314/5). Ana ve babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilmiş olan çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve bunu sürdürmesi, çocuk için bir hak (Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 9/3) olduğu kadar, çocuklarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki elde etmek ve bu ilişkiyi sürdürmek ana ve baba için de bir haktır. Bu tür kişisel ilişki, çocuğun sadece yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engellenebilir.
(Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4/1-2) Küçüğün bir başka aile tarafından evlat edinilmiş olması, gerçek ana ve babanın çocuklarıyla kişisel ilişkisini keser ise de, gerçek ailesi ile aralarındaki soybağının bir gereği olarak bu hakkı sonsuza kadar ortadan kaldırmaz. Koşullarının varlığı halinde ve küçüğün üstün yararına uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilebilir.
Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde yer alan düzenleme buna imkan
vermektedir. Bu hüküm, olağanüstü hallerin varlığı halinde çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkının diğer kişilere; özellikle çocuğun hısımlarına da tanınabileceğini öngörmektedir.
Somut olayda, davalılara evlatlık olarak verilen küçük …’in öz annesi, …. ile kişisel ilişki istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, … mahkemece dinlenilmemiş, kendisini yakından ilgilendiren bu davayla ilgili görüşüne başvurulmamıştır.
Öz annesi ile arasında kişisel ilişki kurulması istenilen …’in idrak çağında olduğu anlaşılmaktadır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin (3.) ve (6.), Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Bu tür davalarda asıl olan çocukların yararıdır. Kişisel ilişki isteyen annenin yararı ile çocuğun yararı çatıştığı taktirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. O halde; öz annesi ile arasında kişisel ilişki düzenlenip düzenlenmeyeceği konusunda, mahkemece, uzman eşliğinde …’in görüşünün alınması, gerektiğinde pedagog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanından oluşan heyetten rapor alınması ve tüm delillerle birlikte yeniden değerlendirilerek, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.10.2016(Prş.)