
İçindekiler
BOŞANMA DAVASINDA İSPAT EDİLECEK HUSUSLAR NELERDİR?
İspat Nedir?
İspat, bir iddianın doğru veya yanlış olduğunu kanıtlama, delillerle ortaya koyma faaliyetidir. Usul hukukunda ispat; davanın taraflarının uyuşmazlık konusu maddi vakıaların doğru veya yanlış olduğu konusunda yani iddia ve savunmaları doğrultusunda hakimde kanaat oluşturmak, hak elde etmek için delil, karine ve hukuki dayanakları sunmalarıdır.
Açılmış olan bir davada, tarafın talep sonucunun tamamen veya kısmen kabul edilmesi yani davanın kazanılması tarafın hakkını dayandırdığı vakıaları ispatlaması halinde mümkündür. Yani davacı ancak hakkını dayandırdığı vakıaların doğru olduğunu ispat ederek davayı kazanabilir. Davalı ise davacının dayandığı vakıaların doğru olmadığını ispat ederek kendisine karşı açılan davanın reddini sağlayabilir.
Bir kişi iddiasında (davasında) ne kadar haklı olursa olsun, dayandığı maddi vakıaları ispat edemezse ya da ispat etmesine rağmen karşı taraf bunun aksini ispat ederse davayı kaybeder.
İspatın Konusu
İspatın konusu, tarafların iddia ve savunmalarına dayanak yaptıkları vakıalardır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187/1. maddesine göre “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.”
Bu maddeye göre sadece çekişmeli vakıalar ispatın konusunu oluşturur. Yani taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, çekişmeli olmayan bir konu hakkında tarafların ispat faaliyetine girmelerine, delil sunmalarına gerek yoktur. Buradan hareketle taraflarca ileri sürülmeyen vakıalar da ispat konusu değildir. Yani tarafların ileri sürmedikleri vakıaları hakim araştıramaz ve bunların ispat edilmesini isteyemez.
Ayrıca taraflarca ileri sürülen vakıanın uyuşmazlığın çözümünde etkili olması gereklidir. Yani bir vakıa taraflarca ileri sürülmesine rağmen o vakıanın ispatlanması uyuşmazlığın çözümü için gerekli değilse bu vakıa ile ilgili delillerin incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
HMK’nun 187/2. maddesine göre “Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” HMK’nun 188. maddesine göre “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez”. Bu maddelerde de belirtildiği üzere herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilen yani taraflardan birinin ileri sürmüş olduğu vakıanın diğer tarafça doğru olduğu kabul edilen vakıalar çekişmeli sayılmadığı için bu vakıaların ispatına da gerek yoktur. Hakim bu vakıaların doğru olduğundan hareket ederek vakıaları olduğu gibi kabul etmek zorundadır.
Belirtmek gerekir ki hukuk kurallarının da ispatına gerek yoktur. Zira hakim hukuku bilir ilkesi gereğince Türk hukuk kurallarının hakim tarafından bilindiği esas alınmakta olup hakimin uygulayacağı hukuk kuralını re’sen araştırıp uygulaması gerekmektedir.
Boşanma Davasında İspat
Boşanma davalarının dayanağını oluşturan boşanma sebepleri mutlak boşanma sebepleri, nispi boşanma sebepleri, genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak ayrılabilir.
Türk hukukunda eşlerin boşanabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 161-166. maddeleri arasında düzenlenen boşanma sebeplerinden birine dayanılarak boşanma davası açılması ve açılan bu davada boşanma sebebinin ispat edilmiş olması gerekir.
Diğer hukuk davalarından farklı olarak boşanma davalarında kural olarak ikrar hakimi bağlamaz. Yani davacının ileri sürdüğü hususları, vakıaları davalı aynen ikrar etse veya boşanma talebini aynen kabul etse de ispat ihtiyacı ortadan kalkmamaktadır. Davanın dayanağı yapılan vakıaların delillerle ispatlanması gerekmektedir. Hakim boşanma davasının dayanağı yapılan vakıaların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe boşanma kararı veremez.
İlgili husus TMK’nun 184. maddesinde açıkça şu şekilde belirtilmiştir; “…1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz…3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz…”
Her boşanma sebebinde ispat edilmesi gereken vakıalar birbirinden farklı olup bu hususlar ele alınacaktır.
Özel Boşanma Sebeplerinde İspatın Konusu
1-Zina Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 161. Maddesine göre “ Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.”
Zina, eşlerden birisinin evlilik devam ederken eşinden başka karşı cinsten bir kişi ile cinsel ilişkiye girmesidir. Zina, kusura dayanan, mutlak ve özel bir boşanma sebebidir.(Bknz: Zina Nedeniyle Boşanma)
Zina mutlak bir boşanma sebebi olduğu için zina sebebine dayalı açılan boşanma davasında eşin zina yaptığının ispat edilmesi boşanmaya karar verilmesi için yeterlidir. Yani diğer eşin zina yaptığı ispatlandığında hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Ayrıca zina nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu davada ispatın konusu zina fiili olup, davacı davalının zina yaptığını kanıtlamak zorundadır. Zina kanıtlanmadığı takdirde zina sebebiyle açılan boşanma davasının reddine karar verilecektir.
2-Hayata Kast veya Pek Kötü ya da Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 162. maddesine göre “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir”.
Bu maddede 3 ayrı boşanma sebebi düzenlenmiştir.
Maddede düzenlenen boşanma sebeplerinden birincisi hayata kasttır. Hayata kast, kişinin, eşini öldürmeye teşebbüs etmesi, intihara teşvik veya yardım etmesi ya da yaralı eşin ölmemesi için gerekeni yapmaktan kaçınması gibi eylemlerde bulunmasıdır.
Maddede düzenlenen ikinci boşanma sebebi pek kötü davranıştır. Pek kötü davranış, bir eşin diğer eşin vücut bütünlüğüne ve sağlığına karşı yaptığı maddi nitelikteki olumsuz davranışlardır. Bu davranışlar her türlü bedensel ve ruhsal sağlığı bozucu ve tehlikeye düşürücü, acı ve ıstırap vermek, eziyet etmek amacı ile yapılan her türlü kasıtlı hareketlerdir. (BKnz: Pek Kötü Davranış Sebebiyle Boşanma)
Maddede düzenlenen üçüncü boşanma sebebi ise onur kırıcı davranıştır. Onur kırıcı davranış bir eşin diğer eşin onuruna söz, yazı veya hareketle ağır derecede hakaret etmesi, küçük düşürmek amacıyla saldırmasıdır.
Hayata kast, pek kötü davranış ya da onur kırıcı davranış mutlak boşanma sebepleridir. Bu nedenle bu eylemlerin gerçekleştiğinin ispat edilmesi boşanmaya karar verilmesi için yeterlidir. Yani davacı kişi, hayatına kastedildiğini, kendisine pek kötü davranışta ya da onur kırıcı davranışta bulunulduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Bu fiiller ispatlandığı takdirde hakim boşanmaya karar verecektir. Hakim artık bu eylemler nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmayacaktır.
3-Küçük Düşürücü Suç İşleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 163. maddesine göre “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Küçük düşürücü suçun hangi suçları kapsadığı kanunda tek tek sayılmamıştır. Bir suçun küçük düşürücü olup olmadığı TCK’da o suç için belirlenen cezanın nitelik ve ağırlığına göre değil toplumdaki ahlak anlayışına göre hakim tarafından belirlenecektir. (Bknz: Küçük Düşürücü Suç İşleme Nedeni İle Boşanma)
Haysiyetsiz hayat sürme ise kişinin yaşadığı toplumun ahlaki değer anlayışına, haysiyet, şeref ve namus gibi kavramlara aykırı olarak gerçekleştirdiği eylemleri yaşam şekline getirmesi, hayat sürmesidir. (Bknz: Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma)
Küçük düşürücü suç işleme nedeniyle boşanma veya haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma nisbi boşanma sebepleridir. Bu nedenle boşanmaya karar verilebilmesi için önce eşin küçük düşürücü suç işlediği veya haysiyetsiz hayat sürdüğü ispatlanacak, sonra da bu nedenlerden dolayı ortak hayatın çekilmez hale geldiği ispatlanacaktır.
4 Terk Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 164. maddesine göre “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. ”
Bu maddede de belirtildiği üzere, terk, eşin ortak hayata devam etmemek amacıyla birlikte yaşanılan konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesidir.
Terk nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında ispatlanacak hususlar; eşin haklı bir sebep olmaksızın evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk ettiği, terkin en az altı aydır devam ettiği ve usulüne uygun ihtar çekilmesine rağmen eşin ortak konuta dönmediğidir. Bu hususla ispat edildiği takdirde hakim boşanma kararı verecektir.
Terk mutlak bir boşanma sebebidir. Bu nedenle açılan davada terk nedeniyle diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale geldiğinin ispatlanmasına gerek yoktur.
5-Akıl Hastalığı Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 165. maddesine göre “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
Akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ispat edilmesi gereken hususlar; eşin akıl hastalığının bulunduğu ve akıl hastalığının iyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi hususlarıdır. (Bknz: Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma)
Ayrıca akıl hastalığı, nisbi boşanma sebebidir. Bu nedenle akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ayrıca bu durumun eş için ortak hayatı çekilmez hale getirdiğinin de ispatlanması gerekmektedir.
Genel Boşanma Sebeplerinde İspatın Konusu
1-Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle Açılan Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 166/1. maddesine göre “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir”
Bu madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylar, şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliği çekilmez hale gelmiş ise boşanmaya karar verilebilecektir.
Şiddetli geçimsizlik yaratan olaylar çok çeşitli olup önceden tek tek sayılması mümkün değildir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasında ispat edilecek ilk husus evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan vakıalardır.
Ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nisbi bir boşanma sebebidir. Bu nedenle evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan vakıanın aynı zamanda ortak hayatın devamını çekilmez hale getirdiğinin de ispatlanması gerekmektedir.
2 Anlaşmalı Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 166/3. maddesine göre “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Eşlerin boşanma konusunda anlaşmaları mutlak boşanma sebebidir. Yani TMK’nun 166/3. maddesinde belirtilen şartlar gerçekleştiği takdirde boşanma kararı verilecektir. (Bknz: Tüm Yönleriyle Anlaşmalı Boşanma)
Anlaşmalı boşanma davasında, diğer boşanma davalarında olduğu gibi gerçek anlamda bir ispat faaliyeti bulunmamaktadır. Çünkü daha önce de belirttiğimiz üzere ispat edilecek hususlar tarafların arasında çekişmeli olan hususlardır. Anlaşmalı boşanmada ise tarafların aralarında çekişmeli olan bir husus yoktur.
3-Ortak Hayatın Kurulamaması (Fiili Ayrılık) Sebebiyle Boşanma Davasında İspat Edilecek Husus Nedir?
TMK’nun 166/4. maddesine göre “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
Fiili ayrılık sebebiyle açılan boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için ispat edilmesi gereken hususlar; daha önce herhangi bir boşanma sebebiyle açılan davanın reddedilmiş olması, bu red kararının kesinleşmesinden itibaren en z 3 üç yıl geçmesine rağmen ortak hayatın kurulamamış olmasıdır.
Fiili ayrılık mutlak boşanma sebebidir. Dolayısıyla bu davada fiili ayrılığın eş için hayatı çekilmez hale getirdiğinin ispatlanmasına gerek bulunmamaktadır.
Ankaranın başarılı ve deneyimli boşanma avukatlarından olan Avukat Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi olarak bu yazımızda, boşanma davasında ispat edilecek hususlar nelerdir? konusu ele alınmıştır. Boşanma davasında ispat dikkat edilmesi gereken önemli konular arasında yer almaktadır. Zira açılan davanın başarıya ulaşması ancak iddia edilen hususun ispatlanması halinde mümkündür. Tarafların hak kaybına uğramaması ve bu zorlu süreci daha iyi atlatabilmeleri için eşler arasındaki uyuşmazlıkların alanında uzman avukatlarla birlikte gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada Ankara Boşanma Avukatı Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi bilgi ve tecrübesiyle hukuki sorunlarınızın çözümünde danışmanınız ve desteğiniz olacaktır.