
BOŞANMADA AF SAYILAN DAVRANIŞLAR NELERDİR?
Af; açıklanması herhangi bir şekil şartına tabi olmayan bir duygudur. Affedilen tarafın kabulüne bağlı olmadan hukuk alanında sonuç doğurmaktadır. Af iradesi sözlü veya yazılı bir beyanla veya örtülü davranışla ortaya konulabilir.
Şarta bağlı af olmayacağı gibi özgür irade ile yapılmayan (örn. şiddet veya tehdit sonucu) af beyanı da hukuken geçerli olmayacaktır.
Medeni Kanunun Boşanmaya dair hükümlerinde düzenlendiği üzere “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”
Boşanma yargılamasında affın öne sürülmesi itiraz niteliğinde olup yargılama sefahatindeki beyanlardan af iradesinin anlaşılması halinde hakimlik makamı affı resen gözetecektir.
Af, evlilik birlikteliğinin içerisinde eşlerin birbirlerine karşı gösterdiği hoşgörüye dair bir durumdur. Kimi durumlarda eşin kusuru çok ağır da olsa evliliğin iç dinamiği, tarafların ilişkiye yaklaşımı, değerleri, kişilik özellikleri ve ihtiyaçları gibi pek çok unsur bu hoşgörünün derecesini belirleyecektir. Örneğin; kimisi, eşinin kendisini aldatmasını affedilmez bir kusur olarak görüp evlilik birlikteliğini sonlandıracakken, kimisi ise evlilik birlikteliğini devam ettirmeyi hatta evliliğini kurtarmak için olumlu davranışlar sergilemeyi tercih edebilecektir.
Af açık bir beyanla yapılabileceği gibi bir davranışla ya da eylemsiz kalmakla örtülü olarak gösterilebilecektir. Kişinin kusurlu eşini affettiğine dair sözlü ve yazılı beyanı ve evi terk eden eşe çekilen eve dön ihtarnamesi AÇIK AF niteliğindedir. Kusur neticesinde ayrılan çiftin barışması da yine af olarak kabul edilecektir. Burada barışmaya dair yapılan davranışların, girişimlerin barışma ile sonuçlanmaması halinde af gerçekleşmiş olarak kabul edilmeyecektir.
Açılmış bir boşanma davasından feragat eden davacı eş davada dayandığı kusuru/kusurları affetmiş kabul edilecektir.
Kişinin kusur sahibi eşi ile sorunsuz bir evlilikte yapılan rutinlere devam etmesi, akşam yemeklerine gitmesi, hediye alması, tatile çıkarak aynı odada kalması, cinsel ilişkiye girmesi vb gibi hallerde kusurun affedildiği kabul edilebilecektir. Yine bilinen kusura rağmen çift makul uzunlukta bir süredir evlilik birlikteliğini devam ettiriyorsa ve/veya aynı evde yaşamaya devam ediyorsa affın gerçekleştiği kabul edilebilecektir.
Örtülü affın söz konusu olduğu hallerde somut olayın özelliklerine göre affın gerçekleşip gerçekleşmediği hakimlik makamı tarafından takdir edilecektir. Bu değerlendirmede affeden eşin af iradesinin varlığı şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, varsa zorunlu haller dikkate alınmalıdır. Örneğin maddi ve fiziki nedenlerle evden zorunlu olarak ayrılamayan eşin, kusuru affettiği değerlendirilmemelidir.
Medeni Kanunun 166. Maddesinde evliliğin temelden sarsılması (eski hali ile şiddetli geçimsizlik) genel boşanma nedeni olarak düzenlenmiştir. Temelden sarsılma olarak tariflenen durum aslında tarafların biri ya da her ikisinin de kusuruna dayalı olarak birlikte yaşamın çekilmez hale gelmesidir. Tüm bu hususlar her olaya ve somut durum göre hakim tarafından takdir edilecektir.
Bu değerlendirme yapılırken kusursuz ya da daha az kusurlu eşin kusuru affettiğine dair açık beyanı , davranışı ya da eylemsizliği halinde dava hakkı olmayacaktır.
Af iradesi gösterdikten sonra, affedilen kusura dayanarak dava açılmış olursa, açılan dava af nedeni ile reddedilecektir.
Yine kanunda sayılan özel boşanma nedenleri zina, terk ve suç işleme/haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı kusurlarda affa konu olabilecek ve affın mevcudiyeti halinde dava red ile sonuçlanacaktır.