
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASINA NEDEN OLAN OLAYLAR
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylar nelerdir? sorusu boşanmak isteyen, aralarında anlaşmazlık şiddetli geçimsizlik olan birçok eşin aklına gelen sorulardan birisidir. Bu yazımızda sıklıkla karşılaşılan yaşanılan olaylarla örnekler vererek bu konuyu açıklayacağız.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olgu ve olaylar Türk Medeni Kanununda (TMK) açıkça ve tek tek düzenlenmemiştir. Bunun nedeni ise eşler arasında geçimsizliğe neden olabilecek olayların tümünün önceden belirlenebilmesinin imkansız olmasıdır. Eşler arasında geçimsizliğe neden olabilecek olaylar çok çeşitli olabileceği gibi zamana, yere ve sosyal çevreye göre değişebilecektir. Hatta bir kişi, aile için katlanılamaz olan, çekilmez olan bir olayın başka bir kişi, aile için katlanılabilir olması da mümkündür. Bu nedenle eşler arasında evlilik birliğini sarsan olayların ne olduğunun belirlenmesi, kanunda düzenlenmesi, somutlaştırılması, sınırlandırılması mümkün değildir. Zira mutlaka düşünülemeyen, akla gelmeyen bir durum olacaktır.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olayların neler olacağını belirleme yetkisi açılan her davadaki somut duruma, olaya göre hakim tarafından takdir ve tespit edilecektir.
Ancak konuyu somutlaştırmak için evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylara bu yazımızda yer vererek örneklendireceğiz. Ancak unutulmaması gereken husus örnek mahiyetinde sayılan bu hallerin mutlak olarak kabul edilmemesi gerektiğidir. Zira biraz önce de değindiğimiz gibi bir kişi için evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olay bir başka kişi için aynı sonucu doğurmayabilir. Yahut evlilik birliğinin sarsılmasına neden olabilecek bir olayın gerçekleşmiş olmasına rağmen tarafların evliliklerine devam etmeleri mümkündür.
Görülen davaların %90’nından fazlasını oluşturan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davalarında karşılaşılan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylara örnekler:
-Sıkça karşılaşılan durumlardan birisi eşlerin TMK’nun 185. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinden doğan hak ve yükümlülükleri ihlal etmesidir. TMK’nun 185. maddesi şu şekildedir; “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Eşler arasındaki geçimsizlik ortak yaşamın getirdiği hak ve yükümlülüklere aykırı davranışlardan kaynaklanabilir. Eviyle ve çocuklarla ilgilenmeyen, eşine ilgi sevgi ve saygı göstermeyen eş boşanma davasında kusurlu kabul edilir. Eski kanunda yemek yapmak, çamaşır bulaşık yıkamak gibi işler sadece kadının görevi olarak kabul ediliyordu. Ancak yürürlükte bulunan TMK’nun 185. maddesinde eşler arasında tam bir eşitlik öngörülmekte, eşlerin ev işlerinde ortak bir yükümlülük altında oldukları esası kabul edilmektedir. Yine de her davada somut durum, eşlerin eğitim düzeyi, meslekleri ve yaşanılan sosyal çevre göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmaktadır.
TMK’nun 185/3. maddesi gereğince eşler birlikte yaşamak zorundadır. Eşlerin beraber yaşamaması, eşlerden birinin ortak konuta gelmemesi veya ara sıra gelmesi bu yükümlülüğe aykırılık oluşturur, boşanma davasında kusur olarak kabul edilir. TMK’nun 185/3. maddesi gereğince eşler birbirine sadık kalmak zorundadır. Eşlerin sadakat yükümlülüğü konusunda akla ilk gelen cinsel sadakattir. Kadının kocasından başka veya kocanın karısından başka biriyle yakınlaşmaması, cinsel ilişkide bulunmaması gerekmektedir. Ayrıca eşin özel veya mesleki hayatıyla ilgili sır niteliğindeki bilgilerin başkalarına açıklanması da sadakat yükümlülüğünün ihlaline neden olur. Bu durumda eş, boşanma davasında kusurlu olarak kabul edilir. TMK’nun 185/3. maddesi gereğince eşler birbirine yardımcı olma zorundadır. Eşler maddi ve manevi anlamda birbirlerini desteklemeli, sorunlarını karşılıklı olarak paylaşmalı ve birbirlerine yol göstermeli, hastalık dönemlerinde destek olmalıdır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan eş boşanma davasında kusurlu kabul edilecektir.
-Eş, diğer eşin yaşadığı çevredeki itibarına saygı göstermelidir. Eşinin onur ve şerefini zedeleyici, rencide edici söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. Karı koca arasında gizli kalması gereken aile sırlarının başkalarına açıklanması diğer eşin şahsiyetinin ihlaline neden olur. Örneğin kadının, yatak odasında yaşanan paylaşımlarını başkalarına anlatması ya da eşi hakkında başkalarına aptal, salak, kişiliksiz, kılıbık gibi sözler söylemesi.
-Eşlerin birbirinin dini inançlarına saygı göstermeleri gerekmektedir. Diğer eşin dini inançları ile alay eden veya ibadetini yapmasını engelleyen eş kusurlu kabul edilir.
-TMK’nun 186. maddesinde ortak konutun seçimi ve eşlerin evlilik birliğinin yönetimine ve giderlerine katılma hususu düzenlenmiştir. TMK’nun 186. maddesi şu şekildedir “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” Bu maddeye göre ortak konutu eşler birlikte seçecektir. Eşlerden birinin bu yükümlülüğe uymaması diğer eş için geçimsizlik sebebi oluşturuyorsa boşanma davası açabilir.
-Maddi imkanı olduğu halde bağımsız ev, konut temin etmemek evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olur.
-Yoksulluk başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Zira evlilik birliği mutlulukta ve üzüntüde birlik ve beraberliği gerektirdiğinden eşlerin bu sıkıntıya karşı beraberce göğüs germeleri gerekmektedir. Ancak erkek herhangi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen çalışmıyor, iş aramıyor, çalışmaktan kaçınıyor, evinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamıyorsa bu durum boşanma davasında kusur olarak kabul edilir. Yahut eşlerden biri hoş görülmeyecek davranışlar nedeniyle ailesini ekonomik sıkıntı içerisine düşürmüş ve bu durum diğer eş için katlanılmaz bir duruma yol açmışsa boşanma sebebi sayılabilecektir. Kasıtlı olarak mal varlığını azaltan, eşinden mal kaçıran eş de kusurlu kabul edilecektir.
-Eşler arasında cinsel birlikteliğin kurulamaması, cinsel doyum sağlanamaması, iktidarsızlık. Evliliğin en önemli amaçlarından birisi de nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin amacıdır. Bu nedenle evlilik birliğinin kurulmasından sonra normal bir süre içinde cinsel ilişkinin kurulamaması, kadının bekaretini koruması, bedensel ve ruhsal yönden ilişkiye yanaşmaması ya da cinsel organın anatomik açıdan ilişkiye müsait olmaması, erkeğin bedensel veya ruhsal olarak iktidarsız olması, kadının ya da kocanın cinsel ilişkiden kaçınması, eşiyle zorla cinsel ilişkiye girme, cinsel görevlerini yapmaması, çift cinsiyetli olma, kocanın eşcinsel olması boşanma nedeni olarak kabul edilecektir.
Örnekleri artırmak gerekirse;
-Eşini eve almamak, eşin eve girmesini engellemek için kapının kilidini değiştirme, eşini evden kovma
-Bir kez bile olsa eşine tokat atma, eşini dövme, yaralama
-Eşine bağırma, evdeki eşyalara zarar verme, eşini tehdit etme, eşine saldırma
-Eşinin haberi ya da rızası olmadan gebeliğe engel olmak için kısırlaştırma işlemi yaptırma
-Eşin başka biriyle birlikte görülmesi, eşin güven sarsıcı davranışlarda bulunması, sadakatsiz davranışlarda bulunma, başka kadından çocuğu olma, başka erkekle veya kadınla yaşama
-Aşırı kıskançlık yapılması, eş hakkında asılsız şikayet ve suçlamalarda bulunma, eşi aleyhine yalancı tanıklık yapma
-Yemek yapmama, çamaşır bulaşık yıkamama, ev işleri ile ilgilenmeme, soba yakmasına izin vermeme
– Eşinin ve çocuklarının ihtiyaçları ve iaşesi ile ilgilenmeme
-Eşine karşı hakaret, her türlü incitici ve onur kırıcı söz ve davranışlarla bulunma
-Sürekli kumar oynama, sürekli alkol alma
-Uyuşturucu ya da uyarıcı madde bağımlılığı
-Aids gibi zührevi hastalıklar (eşlerin kötü günde, hastalıkta da birbirlerine destek olması gerektiği göz önünde bulundurularak her türlü hastalık boşanma nedeni olarak kabul edilmemiştir. Ancak evlilik birliğinin doğal sonucu olan cinsel ilişkiyi engelleyecek veya cinsel ilişki nedeniyle karşı tarafın sağlığının bozulmasına neden olacak hastalıklar boşanma nedeni olarak kabul edilebilmektedir.)
-Eşin ailesi ile arkadaşları ile görüşmesine engel olma
-Kayınvalide ve kayınpederin eşine hakaret etmesine, vurmasına ses çıkarmama, göz yumma
-Misafir olarak gelen bakıma muhtaç kayınvalidesine veya kayınpederine gerekli ilgi ve yardımı göstermeme
-Eşinin izin veya rızası olmadan başka bir ülkeye iltica etme
-Kocanın evlilik birliği devam ettiği halde kadının bakire çıkmadığını yayması, kadının evliliği devam ettirmesine rağmen eşinin iktidarsız olduğunu yayması
Yukarıda örnek olarak verilen olayların gerçekleşmesi tek başına boşanma kararı verilmesi için yeterli değildir. Bu olaylar nedeni ile evlilik birliğinin çekilmez hal alması ve evliliğin devamının diğer eşten beklenemeyecek durumda olması gerekmektedir. Bu durumda hakim boşanmaya karar vermelidir.
Yukarıda verdiğimiz örneklerin mutlaka evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacağına ilişkin genel bir kural koymak imkansızdır. Zira bir aile için çekilmez olan olay, bir başkası için katlanılabilen olağan bir gelişme sayılabilir. Yahut yukarıda verilen örneklerdeki olaylar gerçekleşmesine rağmen bu olaylar eşler için ortak hayatı çekilmez hale getirmiş olmayabilir. Yahut verilen örnekteki olayların gerçekleşmesine rağmen eş, diğer eşi affetmiş ya da açıkça affetmese bile en azından hoşgörü ile karşıladığını ya da affettiğini gösteren davranışlarda bulunmuş olabilir. Bu durumda eş o ana kadar gerçekleşen olayları affetmiş sayılacağından bu nedenlere dayanarak artık boşanma davası açamaz. Örneğin boşanmaya neden olan olaylar yaşandıktan sonra eşe ihtar gönderip eve bizzat davet eden veya aracılar gönderip evlilik birliğinin devamını istemeyen, bizzat giderek evliliğini devam ettirmek istediğini söyleyen, eşine hediyeler alan eş, eşini affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamış sayılır. Boşanma davasından feragat edilmesi de olayların affedildiğini gösterir. 278k, meydana gelen olayların hoşgörü ile karşılandığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını gösterir davranışlardır. Yahut olaylar meydana geldikten çok uzun süre sonra dava açılmış ise evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinden artık söz edilemez ve davanın reddi gerekir. Benzer şekilde boşanmaya neden olan olaylardan sonra evlilik birliğinin hiçbir şey olmamış gibi devamı da birliğin sarsılmadığını gösterir.
Unutulmamalıdır ki evlilik birliğinin temelinden sarsan olayların gerçekleşmesine rağmen, eşlerin bir evi birlikte paylaşıyor olmaları, aynı evde yaşıyor olmaları evlilik birliğin temelinden sarsılmadığını göstermez. Eşler, aynı evde yaşıyor olsa da aynı yatağı paylaşmıyorlarsa, birlikte aile hayatı yaşamıyorlarsa, ekonomik zorluklar ya da zorunlu nedenler dolayısıyla aynı evde kalmak zorunda kalmışlarsa ortada bir çekilmezlik halinin mevcut olduğu kabul edilir.
Ankaranın başarılı ve deneyimli boşanma avukatlarından olan Avukat Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi olarak bu yazımızda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylar ele alınmıştır. Boşanma davaları arasında en çok karşılaşılan boşanma türü evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmadır. Bu yazımızda cevap bulan “Hangi olaylar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olur?” sorusu birçok kişinin aklına takılan konular arasında yer almaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki tarafların hak kaybına uğramaması ve bu zorlu süreci daha iyi atlatabilmeleri için eşler arasındaki uyuşmazlıkların alanında uzman avukatlarla birlikte gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada Ankara Boşanma Avukatı Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi bilgi ve tecrübesiyle hukuki sorunlarınızın çözümünde danışmanınız ve desteğiniz olacaktır.
- Ankara boşanma avukatı
- Ankara Boşanma Avukatı Esra Demirel
- Avukat Esra Demirel
- boşanma
- boşanma davası
- Boşanma nedenleri nelerdir
- Boşanma sebepleri
- Boşanmak istiyorum
- Boşanmaya neden olan olaylar
- Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylar
- Nasıl boşanırım