
İçindekiler
GAİPLİK KARARI VERİLMESİNİN ŞARTLARI
1-Genel Olarak
Gaiplik Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 32. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”.
Gaipliğin ne olduğu konusu bir diğer yazımızda ayrıntısıyla ele alınmıştır. Kısaca tekrar belirtmek gerekirse gaiplik; bir kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması durumunda veya kendisinden çok uzun zamandır haber alınamayan bir kişinin öldüğü yönünde kuvvetli olasılık olması durumunda, ilgililerin başvurusu üzerine mahkeme kararıyla öldüğü varsayılan kişinin kişiliğinin sona erdirilmesidir. Gaip; ölüm tehlikesi içinde kaybolan kişi, kendisinden uzun zamandır haber alınamayan kişi, yok olan işi, yitik kişi demektir.
Gaipliğine karar verilen kişinin sağ olup olmadığı veya ölüp ölmediği tam bilinmemekle beraber, ölmüş olması pek muhtemel kabul edilmektedir.
Ancak kendisinden çok uzun süredir haber alınamayan veya ölüm tehlikesi içinde kaybolan kişinin haklarının ve hatta bu kişinin ölümüyle hak sahibi olacak kişilerin haklarının korunması gerekmektedir.
Esas olarak da gaiplik gaibin ve gaibin ölümüyle hak sahibi olacak kişilerin haklarının, menfaatlerinin korunmasına yönelik düzenlenmiş bir kurumdur.
2-Gaiplik Kararı Verilmesinin Şartları
İlgili kişinin açacağı dava sonucunda mahkemece gaiplik kararı verilebilmesi için bulunması gereken şartlar şu şekildedir:
a- Kişinin Ölüm Tehlikesi İçinde Kaybolması Veya Kişiden Çok Uzun Zamandan Beri Haber Alınamaması
Kanunda gaipliğe karar verilebilmesi için bu iki durumdan birinin bulunması gerektiği belirtilmiştir. Bu iki durumdan birinin varlığı halinde diğer şartlar da mevcut ise gaiplik kararı verilebilecektir. Bunlar;
aa-Kişinin Ölüm Tehlikesi İçinde Kaybolması
Ölüm tehlikesi içinde kaybolan, bu olaydan sonra kendisinden haber alınamayan ve cesedi bulunamayan kişinin öldüğü varsayılır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus kişinin ölüm tehlikesi yani büyük ihtimalle ölmesiyle sonuçlanacak bir tehlike içinde kaybolmasıdır. Kişinin ölümüne kesin gözle bakılacak bir olay içerisinde kaybolması hali farklı olup birbirine karıştırılmamalıdır. Zira kişi ölümüne kesin gözle bakılacak bir olay içinde kaybolmuşsa ölüm karinesi söz konusu olacaktır. Örneğin; kişinin bindiği araba kaza yaparak patlamış ve kişinin cesedine ulaşılamamışsa bu şahsın ölümüne kesin gözle bakılan bir olay içinde kaybolduğu kabul edilir ve ölüm karinesi uygulanır.
Ancak kişi eşyalarını sahile bırakarak dalgalı bir denize girmiş ancak sahile geri dönmemiş ise bu durumda ölüm tehlikesi içinde kaybolduğundan bahsedilir. Zira bu şahsın ölmesi gibi yaşaması ihtimali de bulunmaktadır.
Kanunda ölüm tehlikesi doğuran olayların ne olduğu tek tek sayılmamıştır. Her somut durum, olayın özelliği dikkate alınarak ölüm tehlikesi yaratan bir durumun olup olmadığı mahkemece değerlendirilecektir.
bb-Kişiden Çok Uzun Zamandan Beri Haber Alınamaması
Kişiden çok uzun süreden beri haber alınamamasından kastedilen şahsın nerede olduğunun, sağ olup olmadığının bilinememesidir. Burada kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması durumu, bu nedenle haber alınamaması durumu yoktur.
Örneğin; ailesiyle yakın bağları olan kişinin yurt dışına çalışmaya gitmesinin üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen kendisinden herhangi bir telefon, mesaj, mektup vs. alınamaması nerede olduğunun bilinememesi gibi.
Ancak uzun süreden beri haber alınamayan her kişi için gaiplik kararı verilmesi gerekmez. Örneğin; ailesi ile anlaşmazlık yaşaması ve tekrar görüşmek istememesi nedeniyle evden ayrılarak yurt dışına giden ve uzun süre kendisinden haber alınamayan kişinin gaipliğine karar verilemez.
Her somut durum, olayın özelliği dikkate alınarak uzun süredir haber alınamama durumunun söz konusu olup olmadığı mahkemece değerlendirilecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır. Şöyle ki; Kanun metninde her ne kadar “kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan” ifadesi kullanılmış ise de bu ifadeden “bizzat kişinin kendisinden” anlamını çıkarmamak gerekmektedir. Eğer kişinin bizzat kendinden olmasa da başkaları aracılığıyla bu kişiden haber alınmış ise gaiplik kararı verilemeyecektir. Burada mutlaka,ilgililer olarak kabul edilen, kişinin ölümüne bağlı hak sahibi olacak kişilerin haber alması da gerekmemektedir. İlgililer dışında başka kişiler haber almış olsa da artık gaiplik kararı verilemez. Örneğin; yurt dışına giden kişiyi yine yurt dışında bulunan tanıdığı görüyor ve bu durumu haber veriyor, konuşmalarında belirtiyor ise gaiplik kararı verilemez. Zira artık bu şahsın yaşadığı ve nerede olduğu biliniyordur.
Çok uzun süreden beri haber alınamama durumunun kesintisiz olması gereklidir. Zaman zaman kişinin kendisinden veya başkaları aracılığıyla bu kişiden haber alınmış ise gaiplik kararı verilemez. Çok uzun süredir haber alınamama durumunun başlangıç tarihi kişiden son haberin alındığı tarihtir.
b- Kişinin Ölümü Hakkında Kuvvetli Olasılık Bulunması
Kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendisinden çok uzun zamandan beri haber alınamaması koşulunun yanında kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılık bulunması halinin de gerçekleşmesi gerekmektedir. Yani her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi sonucunda kişinin ölmüş olabileceğine ilişkin kuvvetli ihtimal bulunmalıdır. Kişinin ölmüş olması ancak kuvvetle muhtemel ise gaiplik kararı verilmesi talep edilebilecektir.
c-Kanunda Belirtilen Sürelerin Geçmiş Olması
Gaiplik kararı verilmesi için geçmesi gereken süreler TMK’nun 33. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.”.
Bu düzenlemeye göre kişi ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş ise ölüm tehlikesinin gerçekleştiği durumun/olayın üzerinden en az 1 yıl geçtikten sonra gaiplik kararı verilmesi istenebilecektir.
Kişiden çok uzun süreden beri haber alınamaması durumu söz konusu ise bu durumda da son haber alma tarihinden itibaren en az 5 yıl geçtikten sonra gaiplik kararı verilmesi istenebilecektir.
d-İlgililerin Dava Açması
Bir kişinin gaip olup olmadığı durumu kendiliğinden ele alınan bir husus değildir. Gaiplik kararı re’sen verilmediği için mutlaka ilgililerin başvurması, talep etmesi yani dava açması gerekmektedir.
Kimler gaiplik kararı verilmesini isteyebilir? Sorusunun cevabı ise TMK’nun 32. maddesinde yer almaktadır. Bu maddede “…hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine…” ibaresi bulunmaktadır. Yani hakları gaibin ölümüne bağlı olan kişiler gaiplik kararı verilmesini isteyebilir.
e-Mahkeme Gerekli İlanın Yapılmış Olması
TMK’nun 33. maddesindeki düzenleme şu şekildedir; “…Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır”.
Yani açılan dava üzerine mahkeme gaiplik kararı verilmesi için gerekli şartların mevcut olduğuna kanaat getirdiği takdirde usulüne uygun olarak kamuya açık olacak şekilde ilan yapılmasını sağlayacaktır. Bu ilanın süresi ilanın süresi, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.
İlanın bir amacı gaiplik kararı verilmesi istenilen kişi yaşıyor onu gaiplik başvurusundan haberdar ederek kendisine hayatta olduğunu bildirme olanağı tanımaktır. İlanın diğer amacı gaipliğine karar verilmesi istenilen kişinin hayatta olduğunu bilen diğer kişilerin bunu bildirmeleri için imkan tanımaktır. İlanın bir diğer amacı ise gaipliğine karar verilmesi halinde hak sahibi olacak kişilerin haklarını aramaları için durumdan haberdar edilmelerini sağlamaktır.
İlanın yapılması üzerine gaipliğine karar verilmesi istenilen kişi çıkıp gelirse veya yaşadığını mahkemeye bildirirse yahut bir başka şahıs kişinin yaşadığını mahkemeye bildirir ise artık bu kişinin gaipliğine karar verilemez. Zira kişinin sağ olduğu açığa çıkmış olacaktır.
Ancak ilan üzerine gaipliğine karar verilmesi istenilen kişinin yaşadığına ilişkin herhangi bir bilgi mahkemeye iletilmez ise artık kişinin ölmüş olduğu varsayılır ve kişinin gaipliğine karar verilir.
Zira TMK’nun 35. maddesinde de bu husus açıkça “İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Ancak önemle belirtmek gerekir ki; kişi ilan süresi bitmiş olsa da mahkemece karar verilene kadar bizzat gelir ise veya yaşadığını mahkemeye bildirir ise yine gaiplik kararı verilemez.

Ankaranın başarılı ve deneyimli boşanma avukatlarından olan Avukat Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi olarak bu yazımızda, gaiplik kararı verilmesinin şartları konusu ele alınmıştır. Tarafların hak kaybına uğramaması ve bu zorlu süreci daha iyi atlatabilmeleri için eşler arasındaki uyuşmazlıkların alanında uzman avukatlarla birlikte gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu aşamada Ankara Boşanma Avukatı Esra Demirel ve Demirel Hukuk Ofisi bilgi ve tecrübesiyle hukuki sorunlarınızın çözümünde danışmanınız ve desteğiniz olacaktır.